Kültürel milliyetçilik, ulusal kimlik ve birliğin temeli olarak bir grup insanın dil, kültür, din ve tarihi deneyimler gibi ortak özelliklerini vurgulayan siyasi bir ideolojidir. Yasal, ırksal veya coğrafi faktörlerden ziyade, ulusun kültürünü ulusal kimliğin merkezine yerleştiren bir milliyetçilik biçimidir. Kültürel milliyetçiler, kendi uluslarının kültürünün benzersiz olduğuna ve yabancı etkilerden korunması ve korunması gerektiğine inanırlar.
Kültürel milliyetçilik kavramı, Milliyetçilik Çağı olarak bilinen 18. ve 19. yüzyıllarda ortaya çıktı. Bu, birçok ulusun bağımsızlık veya birleşme için mücadele ettiği ve kültürel milliyetçiliğin destek toplamak için güçlü bir araç olarak hizmet ettiği bir dönemdi. Bir milletin siyasi sınırları veya yöneticileriyle değil, kültürüyle tanımlanması fikri bu dönemde yerleşmeye başladı.
Kültürel milliyetçiliğin en eski örneklerinden birini 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarındaki Alman Romantik hareketinde görmek mümkündür. Johann Gottfried Herder gibi Alman Romantikleri, Alman halkının kendilerini diğer uluslardan ayıran benzersiz bir kültüre ve ruha sahip olduğunu savundu. Bu eşsiz kültürün Alman dili, edebiyatı ve folklorunda somutlaştığına inanıyorlardı ve Alman ulusunu güçlendirmenin bir yolu olarak bu kültürel unsurları korumaya ve tanıtmaya çalıştılar.
20. yüzyılda kültürel milliyetçilik dünya çapındaki çeşitli siyasi hareketlerde önemli bir rol oynamaya devam etti. Örneğin, Afrika ve Asya’daki sömürgecilikten kurtulma döneminde kültürel milliyetçilik, çeşitli etnik ve dilsel gruplar arasında ulusal kimlik ve birlik duygusunu teşvik etmek için bir araç olarak kullanıldı. Benzer şekilde, Amerika Birleşik Devletleri’nde Sivil Haklar Hareketi ve Chicano Hareketi, sırasıyla Afrikalı Amerikalıların ve Meksikalı Amerikalıların haklarını ve kimliklerini desteklemek için kültürel milliyetçiliği kullandı.
Ancak kültürel milliyetçiliğin daha karanlık bir tarafı da olabilir. Bazı durumlarda yabancı düşmanlığını, etnik temizliği ve hatta soykırımı meşrulaştırmak için kullanıldı. Örneğin Naziler, Holokost sırasında Almanya’daki Yahudilere, Romanlara ve diğer azınlık gruplarına yönelik zulmünü haklı çıkarmak için bir tür kültürel milliyetçilik kullandı.
Sonuç olarak kültürel milliyetçilik, dünyanın siyasi manzarasının şekillenmesinde önemli rol oynayan karmaşık ve çok yönlü bir ideolojidir. Birlik ve bağımsızlığı teşvik etmek için güçlü bir araç olarak hizmet edebilir, ancak aynı zamanda dışlanmayı ve zulmü meşrulaştırmak için de kullanılabilir. Hal böyle olunca da pek çok tartışmaya ve tartışmaya konu olmaya devam eden bir kavramdır.
Siyasi inançlarınız Cultural Nationalism konulara ne kadar benziyor? Öğrenmek için politik testini yapın.